HABERİ PAYLAŞIN

2004 yılında müzik piyasasına adım atan ve bu piyasada kendilerine has tarzıyla sessiz sedasız ilerleyen samimi topluluk Pinhani’yle samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Ve karşınızda vokalde Sinan Kaynakçı, bas gitarda Selim Aydın, davulda Hami Ünlü, gitarda Eray Polat, gitarda Akın Eldes, davulda Cem Aksel, klavyede Zeynep Eylül Üçer olmak üzere “Gizli” grup Pinhani…

  • Yaptığınız bütün işler uzun soluklu oluyor, bu işin sırrı nedir?

Sinan: Baştan koyduğumuz tüm hedefler uzun soluklu olmayı gerektiriyordu. Umarız daha uzun yıllar da aynı çizgide gidecek. Tabi bunun için sağlık da gerekli, sağlığımız el verirse uzun yıllar bu işe devam etmek istiyoruz. İnsanlar kolay tüketmeye alışmış, bundan kurtulmanın yolu da üretken olmak, bunun için de müziğe çok zaman ayırmak gerekiyor. Şimdiye kadar bu zamanı ayırabildik.

  • Çoğu kişi tarafından Kavak Yelleri dizisiyle tanınmış olmak sizi rahatsız ediyor mu? (Şarkıları dizideki Efe karakteri söylüyor sanıyorlarmış!)

Selim: Elbette keşke Titanic filminin müziklerini yapan grup olsaydık. Ama biz de çok az tanınan bir grup iken tüm Türkiye'nin tanıdığı bir grup haline geldik ve bunda Kavak Yelleri'nin çok etkisi var. Bununla anılmamız da gayet doğal. Dağhan Külegeç'in (Efe) Sinanla fiziksel bir benzerliği var, ses renkleri de benziyor, bundan dolayı da böyle sanıyor olabilirler.

  • Yine böyle bir dizi, film müziği teklifi gelse bu duruma nasıl bakarsınız?

Sinan: Güzel bir yapımsa ve biz de müsait isek seve seve yaparız.

  • Albümlerinizde farklı tarzda bir çok şarkı bulunuyor. Bunun nedeni nedir? Özellikle türkülere verdiğiniz önem gözle görülür.

Hami: Grupta herkes farklı müzik türlerini takip ediyor, bunun sonucunda da renkli albümler ortaya çıkabiliyor. Bu da gayet normal ama genelde her gruba ya da müzisyene bir tarz oturuyor ve hep o bekleniyor. Biz bu durumu çok önemsemiyoruz, daha özgürce hareket ediyoruz, bundan memnun olanlar da çok az değil.

Sinan: Türkülere biz bile gereken önemi vermiyoruz, ama bir şeyler yapıyoruz işte. Hiç yapmamaktan iyidir. Hem Türkiye'de hem de dünyada türkülerin daha çok tanınmasına katkımız olur umarım.

  • Şarkıların sözleri Sinan Kaynakçı tarafından yazılıyor. Grupta başka şarkı sözü yazan var mı, varsa sonraki albümlerde görebilecek miyiz?

Eray: Ben yazıyorum kendi çapımda, bunlardan birini grupça seversek olabilir tabi.

  • Yeni çalışmalarınızda da eski şarkılarınızın değişime uğramış hallerini kullanıyorsunuz. Bu durum daha iyiyi yakalamakla mı ilgili?

Selim: İnsanın müzik anlayışı değişiyor. Bu sebeple şarkıları yeniden kaydetmek bazen zevkli oluyor ama insanlar her zaman bir şarkıyı ilk duyduğu haliyle hatırlar. Daha iyiyi yakalamak mümkün ama çok kolay değil, temel amaç deney yapmak. Başka müzisyenlerin sizle çalışmasının yanında siz de başka müzisyenlerle çalışıyorsunuz. Bu sizin için nasıl bir deneyim?

Sinan: Her ekibin kendi kuralları var, bunu deneyimlemek insanı geliştiriyor. Farklı bakış açıları kazanıyor insan. Ekiplerin konsere giderken yolda yaptığı şeyler bile farklı. Kimisi yiye içe gidiyor, kimisi Play Station oynuyor, kimisi müzik dinliyor, kimisi hiç birini yapmayıp camdan etrafa bakıyor. Bu durum konserde ve kayıtta da böyle.

  • Ortak bir çalışma yapmak istediğiniz isimler var mı?

Eray: Var tabii ki, özellikle Türkiye'deki en iyi enstrümanistlerin albümlerimizde yer alması bizi çok mutlu ediyor, daha birlikte çalmadığımız bir çok isim var.

  • Geniş bir ekibe sahipsiniz. Bunun artıları ve eksileri nelerdir? Gerek sahne gerek sahne arkası grubun arasında nasıl bir bağ var?

Selim: Bizim ekibin en önemli özelliği herkesin olabildiğince eşit olması. Elbette bir hiyerarşi var ama bu minimum düzeyde. Bizimle çalan insanların muhtemelen en çok şaşırdığı konu da bu olmalı. Artıları konserlerin daha keyifli geçmesi. Eksileri de var tabii. Bazen işler karışıyor, ama bu çok da önemli değil.

  • Pinhani İdman Yurdu adında bir takımınız var. Biraz bu takımdan bahsedebilir miyiz?

Sinan: Gittiğimiz yerlerde zaman zaman maç yapıyorduk, zaman içinde kendi aramızda maçlar yaparak daha iyi bir takım olmaya çalıştık. Takımımızın ismini de Pinhani İdman Yurdu koyduk. Artık gittiğimiz yerlerde bunu bilenler bizden maç istiyor. Genelde futbol ya da basketbol oynuyoruz ama diğer branşlarda maçlar yaptığımız da oluyor.

  • Türkiye'deki müzik piyasası hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Ve bu piyasanın sizce en büyük sıkıntısı nedir?

Hami: Büyük bir müzik piyasamız var gibi gözüküyor ama oldukça kısır aslında. Hep aynı yüzler, hep aynı kişiler hakim. Üstelik bu kişilerin önemli bir kısmı çok da hak etmeden şöhrete kavuşmuş, bu şöhreti de bir şekilde koruyorlar. Bunun sebebi de dinleyicinin beklentilerinin olması gerekenden farklı olması. Müzikle uğraşan kişilerden yeni güzel albümler değil, gündemde olmalarını istiyorlar sadece.

  • Artık tanınan bir grup olmanıza rağmen gayet rahat şekilde hareket edebiliyorsunuz. Bu durum nasıl bir kafa gerektiriyor?

Selim: Devamlı değişen bir kafa. Sürekli saç ve sakal biçimimizi değiştiriyoruz. Bir de çok dikkat çekici renklere boyamamalısınız kafanızı, bakan kişi sayısını düşürmek için.

  • Sıkı bir dinleyiciniz olarak konserlerde gözlemlediğim olay sizi dinleyen dinlemeyen herkesin konserden tatlı bir tebessüm ve huzurla ayrılması. Dinleyiciyle aranızdaki bu etkileşimi sizden dinleyebilir miyiz?

Sinan: Her konser öyle bitmiyor tabii ama neyse ki çoğu konser güzel bitiyor. Bu bizi de çok mutlu ediyor. Bu karşılıklı bir durum. Onlar eğlendikçe biz eğleniyoruz, biz eğlendikçe de onlar eğleniyor.

  • Sevenlerinize dinleyicilerinize verdiğiniz değer gözle görülür. En büyük örnek hayranlarınızdan biri olan Eray'ın şu an Pinhani'nin bir üyesi olması...

Selim: Yok, biz grupça Eray'ın hayranıydık, çok güzel gitar çalıyordu. O da hayranlarına verdiği değerden dolayı bizimle çalmayı kabul etti.

Eray: Tam olarak böyle oldu. :)

  • Sizin için canlı performans ne ifade ediyor? Ben sizin hiçbir yerde playback yapacağınızı düşünemiyorum zaten.

Sinan: Niye yapalım ki, çalmayı çok sevdiğimiz için bu işi yapıyoruz neticede. Çalamıyor da değiliz. Canlı performans yapmak müzisyen için çok değerli bir şey, umarız her zaman bol bol çalarız. Doyulmaz bir his gerçekten.

  • Bir tasarım öğrencisi olarak albüm tasarımları da gayet Pinhani ile özdeşleşen ve bir bütünlük içinde olan eserler olarak görüyorum. Sanat her yerde sanat değil mi?

Selim: Bu bütünlük bizim için de çok önemli. Bu kapaklarda bizden çok Nihan Şen'in emeği var ama biz de onunla bir kapak ekibi oluyoruz her albümde. Bunun da bütünlüğe katkısı var.

ENLER

  • En sevdiğiniz içinize en çok sinen şarkınız?

Sinan: Beni Sen İnandır olabilir son albümden.

  • En sevdiğiniz klibiniz?

Hami: Geri Dönemem. Zaten saçımı kestirecektim, o işi de çekimde halletmiş oldum.

  • Konser vermeyi en çok sevdiğiniz mekan?

Selim: Bu aralar benim için KadıköySahne, eve çok yakın.

  • Grubun enleri?

Selim en sakin(fazla sakin), Eray en kolay sinirlenen(atarlı), Sinan en konuşkan(geveze), Hami en

somurtkan…

Röportaj: Hande Y. Çekindir