Ferah Bir Esinti: WVS
7 YIL ÖNCEMerhaba, bu röportajımda sizleri üniversitemizin ses getiren müzik gruplarından olan WVS ile tanıştıracağım. WVS henüz geçtiğimiz sene kurulmuş olmasına rağmen kısa süre içinde yakaladığı başarısıyla popüler müzik kanallarında yerini almaya başladı. Sorularıma geçmeden önce ekip üyelerini biraz daha yakından tanımak iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Ekip şu an için bir vokalist/elektro gitarist, bir bas gitarist ve bir de bateristten oluşmakta. Vokal ve elektro gitarda Ege Balkız, bas gitarda Yağız Baytaş, bateride ise Can Kaya Yer alıyor.
Grubun kurulmasına ön ayak olan Ege aslında İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi, bunun yanı sıra 9 senedir müzikle yakından ilgileniyor, bu sürenin çoğunda kendi şarkılarını yazıp kayıtlar gerçekleştirmiş. Bu zamana dek birçok grup girişimi de olmuş ancak çeşitli sebeplerden dolayı uzun soluklu projelere imza atamamışlar. 2016 yazında çocukluk arkadaşı Yağız’la birlikte kurdukları WVS ise şu an Ege’nin göz bebeği konumunda.
Yağız Baytaş, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisi, Ege ile çocukluk arkadaşı ve aslında 7-8 senedir birlikte müzik yapıyorlar. Yağız, Ege’nin son teklifini de geri çevirmeyerek WVS grubunun Ege ile birlikte kurucusu olmuş. Halen grupta bas gitar çalmaya devam ediyor.
Can, Makine Mühendisliği Bölümünde okuyor, üniversitemizdeki 2. senesi olmasına rağmen hem üniversiteye hem de ekibe hızlıca uyum sağlamış. 8 senedir müzikle ilgileniyor, çeşitli sahne tecrübeleri onun başka bir deyişle sonradan dahil olduğu WVS’ e kolay adapte olmasına yardımcı olmuş.
- Merhabalar, öncelikle yoğun temponuz içinde bize röportaj için zaman ayırdığınız için teşekkürler. Üçünüzü de ayrı ayrı tanıdık, peki grubun bir araya gelme hikayesinden biraz daha detaylı bahseder misiniz? WVS isminin hikayesini de öğrenebilir miyiz?
Ege: Bahsettiğim gibi daha önce de yine Yağız’la ve farklı arkadaşlarımızla grup kurma girişimlerimiz olmuştu ancak sonrasında çeşitli sebeplerden dolayı uzun soluklu çalışmalar yapamadık. İçimdeki müzik sevgisini ise bir şekilde dışarı vurmak ve insanlarla paylaşmak ihtiyacı duyuyordum bu yüzden öncekiler başarısız sonuçlansa da kendime koyduğum hedefe ulaşabilmek adına bir kere daha denemek için Yağız’a teklifte bulundum, Yağız da teklifimi geri çevirmedi. Zaten sürekli şarkı yazıyor olduğum için içerik sıkıntımız yoktu ihtiyacımız olan tek şey iyi müzisyen arkadaşlarımızla bir araya gelmek ve birlikte güzel bir iş ortaya koymaktı. Yağızla çıktığımız yolda aramıza 2 arkadaşımız daha dahil oldu ancak sonrasında çeşitli sebeplerden dolayı onlarla yolumuzu ayırma kararı aldık. Geçtiğimiz Haziran ayında ise ekibe Can dahil oldu.
Yağız: Dinleyenlerin içini ferahlatan ve huzur veren müzikler yapma hedefiyle çıktığımız yolda aklımıza bu ferahlığı ve huzuru yansıtan ilk öğe olarak deniz geldi, WVS ismi de Türkçeye “dalgalar” olarak çevirebileceğimiz İngilizcedeki “waves” sözcüğünden geliyor. Belki bunda bütün yazı Kıbrıs’ta geçirmiş olmamızın etkisi de olmuş olabilir. (gülüşmeler)
- Sosyal mecralarda kısa sayılabilecek bir süredir var olmanıza rağmen müziğiniz dünyanın dört bir yanından ilgi görüyor. Bu öngördüğünüz bir şey miydi?
Yağız: Başlarken çok büyük hedeflerle başladık ve bu kadar kısa sürede böyle bir beğeni toplamak bizi mutlu ediyor. Bu başarıyı elde etmemizde herhangi bir reklam ya da sosyal medya tanıtımı çalışmasının etkisinin olmaması da bize güven veriyor çünkü insanlar beğenilerini sadece müziğimizi dinleyerek ve sonrasında çevreleriyle paylaşarak gösteriyorlar.
Ege: Benim kendi adıma hayallerim ve kendime koyduğum hedeflerim büyük, yaptığım işi seviyorum ve bu yolda profesyonel olarak ilerlemek istiyorum. Elde ettiğim başarı ne kadar büyük olursa olsun beni hiçbir zaman tatmin etmeyecek ama geçen süre bazında bir değerlendirme yaptığımda şu an olduğumuz yer beni memnun ediyor.
- Üniversitemizin hem ortak eğitim hem de eğitim dönemi temposu oldukça yoğun, bu tempoda müziğe nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Can: Çoğu zaman 1-2 saatlik uykuyla derse gittiğim oluyor, gerçekten kötü zamanlar ama yaptığımız işe dönüp baktığımda tüm yorgunluğumu unutuyorum.
Yağız: Ben şu an ortak eğitim yapıyorum. Özellikle haftanın 5 günü sabah 8.00 akşam 18.00 mesaisiyle çalışmanın üzerine bir de 5-6 saat stüdyoya girmek oldukça yorucu oluyor. Ayak uydurması zor bir tempo. Kayıt dönemlerinde akşam iş çıkışı stüdyoya gelip, gece yarısı 1’e kadar kayıt alıp, sabah 8’de mesaide olmak üzere eve geri dönmek insanın psikolojisini alt üst edebiliyor. Her ne kadar stüdyoda geçirdiğimiz sürenin ilk birkaç saati deşarj olmamızı sağlayıp günün stresini atmamıza yardımcı oluyor olsa da sonrasındaki tekrarlar baş ağrısı ve stüdyo yorgunluğuyla sonuçlanıyor.
Ege: Okul ve müziği bir arada dengeli götürmek oldukça fazla özveriyi ve fedakârlık yapmayı da gerektiriyor. Bazen terazinin dengesi şaşabiliyor. Bu noktada iki tarafın da temel gerekliliklerini sağlayarak yapmayı sevdiğiniz işin üzerine yoğunlaşarak yola devam etmek kişisel olarak da bir tatmin ve mutluluk getiriyor.
- 5 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
Ege: Büyük bir şirketle albüm imzası atmış olmayı ve sesimizi daha büyük bir kitleye duyurabilmek için önümüzdeki maddi/manevi engellerin kalkmış olmasını dilerim. Bunun için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz ve göstermeye de devam edeceğiz.
- Kayıt, albüm, müziğin tanıtılması… Bunlar bir sosyal çevre ve yanı sıra maddiyat gerektiren şeyler. Bu konuda çevrenizden herhangi bir destek görüyor musunuz?
Ege: Maddi olarak tek destekçimiz ailelerimiz ve kendimiziz ama elbette ki isteriz ki müziğimizin sürdürülebilir olması ve hitap ettiği kitlenin genişlemesi için ihtiyaç duyduğumuz maddiyatın en azından bir kısmı için bir destek bulabilelim, bu bizim de yolumuza daha motive bir biçimde devam etmemizi sağlayacaktır.
Yağız: Ben ortak eğitim yaptığım dönemlerden elde ettiğim maddi kazancın hemen hepsini grubumuzun ihtiyacı olan maddi konulara harcıyorum. Kimi zaman Ege’yle birlikte bir hafta boyunca sadece makarna ve bulgur pilavı yemek zorunda kaldığımız günler olsa da (gülüşmeler) müziğimizi daha iyi bir noktaya taşıyabilmek için gereken tüm fedakarlıkları yapmaya bundan sonrası için de hazırız.
Can: İlk yayınlarımızı yaptığımız dönemlerde arkadaşlarımızın ve okul konseyinin desteğini yanımızda görmek bizi çok mutlu etti. Onlar sayesinde üniversitedeki arkadaşlarımız arasında belli bir tanınırlığa ulaştık. Ama Ege’nin de söylediği gibi üniversitemizden ve kendi çevremizden gördüğümüz destek ne kadar artarsa bizim de motivasyonumuz o kadar artıyor.
- Müziklerinizin oluşum süreci nasıl işliyor?
Yağız: Şarkıların büyük çoğunluğunun iskeletini yani ana karakterini Ege oluşturuyor sonrasında bizimle paylaşıyor ve biz de zenginleştirmeye çalışıyoruz. Tek başına aynı şarkı üzerinde yoğunlaşmak oldukça zor, gözden kaçan ya da hiç farkına varılamayan noktalar olabiliyor. Bu yüzden şarkıların son halini almasında hepimizin katkısı oluyor. Ege’nin tıkandığı noktalarda biz devreye giriyoruz ve eksikleri tamamlamaya çalışıyoruz.
Can: Şarkılarımız için kolektif bir çalışmanın ürünü diyebiliriz, hepimizin algısı farklı yönde işliyor bu da her birimizin farklı katkılarıyla en mükemmel ürünü ortaya koymamızı sağlıyor.
- İlham aldığınız herhangi bir dönem veya sanatçı var mı?
Ege: İyi müzik iyi müziktir. Genelde ayrım yapmadan dinlemeye çalışıyoruz. Her tür kendi içinde ayrı değerler barındırıyor. Bunun yanı sıra elbette her birimizin sahip olduğu bir tarz var. Sanırım istemeden de olsa yaptığımız müzikte bu tarzı içgüdüsel olarak zaten yansıtıyoruz.
Yağız: Müzik yelpazemiz gerçekten oldukça geniş, herhangi bir şeyden hiç beklemediğimiz bir anda ilham gelebiliyor. Yaptığımız müzik, aslında seneler içinde sahip olduğumuz birikimin tekrar vücut bulması. Biz istesek de istemesek de bu zamana kadar olan müzik görgümüzün izleri yaptığımız müzikte de kendini gösteriyor.
- Son olarak, grubun “EN” leri var mı?
Yağız: EN öncümüz Ege, olaylar karşısında çok çabuk heyecanlanıyor ve genelde hatalara karşı toleransı az. (gülüşmeler)
Ege: Benim heyecanlandığım ya da kriz yönetimini gerçekleştiremediğim anlarda ise Yağız devreye giriyor. Grubumuzun EN uzlaştırıcısı Yağız bence. Can ise EN evhamlısı, yapılacak işler konusunda hep bir endişe halinde. (gülüşmeler)
Can ise kişisel yapısının her zaman böyle olduğunu söyleyerek olaylar karşısında Yağız’ın ne kadar EN sakin kalabildiğini hala anlamaya çalışıyor.
Röportaj: İpek Aksel - İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü
Fotoğraf: Şule Demir - Psikoloji Bölümü