HABERİ PAYLAŞIN

12 Kasım 2019 tarihinde TOBB ETÜ’de düzenlenen Atatürk’ü Anma Etkinlikleri kapsamında Prof. Dr. Hikmet Özdemir, “Atatürk’ün En Uzun Yılı: 1919” konulu bir konferans verdi.  

1919 yılının Atatürk’ün en uzun yılı olmasını hazırlayan koşulların aslında 1918 Ekim ayı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ile başladığını ifade eden Prof. Dr. Özdemir, bu anlaşmadaki 7. Maddenin azınlıkların yaşadığı yerlerin, gerektiği takdirde işgal edilmesine izin verdiğini anımsattı.  Atatürk’ün anlaşmayı okuduğunda işgal maddesi ve Toros Tünellerini Fransızların kontrolüne bırakan maddeye itiraz ettiğini bildiren Prof. Dr. Özdemir şöyle konuştu:

“Atatürk’ün Mondros sonrasındaki itirazı ile 27 Aralık 1919’da Ankaralılar tarafından Türklerin geleneksel Hakan Karşılama Töreniyle Dikmen sırtlarında karşılanması arasında geçen sürecin çok iyi anlaşılıp analiz edilmesi gerek. Atatürk ve daha sonraki dönemde Milli Mücadele’nin önde gelen aktörleri olarak öne çıkacak isimlerin, geride kalan yıllardaki dostlukları ve kardeşliklerini de iyi bilmeliyiz.  Ayrıca son padişah Vahdettin’in, Mondros sonrası orduda daha genç subayları müfettişlik ve kolordu komutanlığı görevlerine getirme kararı da, 1919’da başlayan Milli Mücadele’nin önde gelen isimlerinin işine yaramış ve önemli resmi görevlere atanmışlardır.”

İngilizlerin Samsun ve çevresindeki azınlıklara kötü davranıldığı ve bu durum düzeltilmezse 7. Madde çerçevesinde bölgeyi işgal edeceklerini bildirmeleri üzerine, Atatürk’ün Samsun’a hükümet ve padişahın kararıyla gönderildiğinin kesin olduğunu anlatan Prof. Dr. Özdemir, ancak kısa süre sonra, 6 Haziran’da İngilizlerin baskısıyla Atatürk’ün İstanbul’a geri çağrıldığını kaydetti.  Atatürk’ün bölge ahalisi ile temasları ve yaptığı konuşmaların İngilizleri rahatsız ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Özdemir “Atatürk, bu süreçte Amasya’da iken 23 Haziran’da resmi görevinden yani ordu müfettişliğinden alınıyor. Yani Atatürk’ün hükümet ve padişah iradesiyle çalıştığı günlerin sayısı sınırlıdır. Bu destek hep sürüp gitmiş gibi bir hava yaratılıyor ki, bu kesinlikle doğru değildir” diye konuştu.

Atatürk’ün çıktığı yolculuğun bir benzerini Eski Harbiye Nazırı Rauf Orbay’ın, herhangi bir resmi görevi olmadan 24 Mayıs’ta başlattığını, Ege üzerinden Ankara’ya 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Cebesoy’un yanına geldiğini, buradan da ikisinin Amasya’ya geçerek Atatürk ile buluştuklarını anlatan Prof. Dr. Özdemir şunları kaydetti:

“Beraber hareket etme, örgütlenme ve bu yolculuk kararları; 1919 Mayıs ayı öncesinde İstanbul’daki ev görüşmelerinde alınmış olabilir.  Çok uzun yıllardır tanışan ve birçok meselede ortak mücadele vermiş bu isimlerin böyle bir şey yapmaları normaldir. Çünkü bu insanlar Milli Mücadele’nin İstanbul’dan sürdürülemeyeceğini görmüşlerdi. ‘Anadolu son vatandır ve gidecek başka bir yerimiz yok’ düşüncesiyle, mümkün olduğu kadar resmi görevlerle Anadolu’ya geçmişlerdir. Amasya Tamimi ile Sivas Kongresi için her bölgeden 3’er temsilci istenmesi de artık yeni bir iradenin devrede olduğunu göstermektedir.”

Amasya sonrası; Ankara’ya gelene kadar yaşanan tüm yolculukların ciddi ulaşım, güvenlik ve parasal sorunlar eşliğinde gerçekleştiğini bildiren Prof. Dr. Özdemir, Atatürk’ün 7-8 Temmuz 1919’da, daha 38 yaşında iken ordudan istifa kararının önemli; ancak Erzurum’daki 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’in bu istifaya rağmen ‘Emrinizdeyiz Paşam’ demesinin Türk milletinin yıldızının parladığı an olduğunu ifade etti.

Konferans sonrası Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Yusuf Sarınay’ın plaketini takdim ettiği Prof. Dr. Özdemir ‘Savaşta ve Barışta Kemal Atatürk’ adlı kitabını da imzaladı.